Bebekler, doğuştan dil ve konuşma yeteneğiyle doğarlar. En iyi dil öğretmenleri doğal olarak anne ve babalarıdır. Anne ve babalar, kullandıkları dil ve hareketleri sezgisel olarak çocuklarına göre uygulamaktadırlar. Dünyadaki her kültürde ebeveynler içgüdüleriyle özel bir muameleyle çocuklarıyla konuşurlar ve böylece birlikte yaşamanın temellerini kurarlar. Anne ve babanın çocuklarıyla konuştuğu dil « ana dil » olarak bilinmektedir.
Peki, « ana dil » nedir?
"Başlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden, daha sonra ilişkili bulunduğu çevrelerden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve toplumla en güçlü bağlarını oluşturan dil." (Öğrenciler icin Türkçe Sözlük, Dil Derneği Yay., Ankara, 1991, s.27)
Ancak dünya nüfusunun yarısından fazlası iki veya daha fazla dille
yetişiyor. Avrupa'da da ana dilleri çevre dillerinden değişik
olan çok sayıda insan yasıyor. Bu durumda ana dilin, yani
çocuğun yakın aile çevresinden öğrendiği dilin, önemi nedir? Çünkü,
çocuğun büyüdüğü toplum ana dilinden farklı konuşuyorsa ve çocuktan
başarı bekleniyorsa, toplumun konuştuğu dili, yani çevre dilini en
iyi şekilde öğrenmesi gerekmektedir. Bu durumda çocuğa
zahmetsizce « çevre dilini » mi öğretelim?
Eminim çok duymuşsunuzdur : « Bir an önce çocuğumun buradaki dili öğrenmesi lazım » - « En iyisi biz Türkçe konuşmayalım, çocuk daha çabuk diğer dili öğrenir » - « Ben Almanca konuşuyorum, annesi (babası) Türkçe konuşuyor » v.s.
Ana dilin çocuğun gelişiminde ve özgüvenin güçlenmesinde
önemli rol oynadığını unutmayalım. Dil sadece « kuru » bir husus
değildir. Dil sadece insanların birbirleriyle anlaşması için
oluşmamıştır. Dil bir çok şeyi ifade eder: Büyük
dilbilimci Harkort « Dil ulusun aynasıdır » der.
Karl Marks « Dil düşüncenin kendisidir » der ve
Konfüçyüs`e göre "Dil, bir toplumun en önemli
değeridir“.
Her ulusun farklı kültürü vardır ve bu kültür dilde toplanır. Bir insanın kimliği düşünceleriyle gelişir ve düşünmeyen bir toplum oluşturmak ya da düşüncenin açıklanmasını istemeyenler, ilk önce insanların ana dillerini yasaklamışlardır. Kısaca dil; kültür, kimlik ve özgürlük ifade eder. Şimdi düşünün, çocuğunuzu hangi kültürde ve kimlikte yetiştirmek istiyorsunuz? Bildiğiniz ve kendi büyüdüğünüz ve hatta halen yaşadığınız kültürde mi, yoksa belki de tam manasıyla benimseyemediğiniz bulunduğunuz ülkenin kültüründe mi? Dil, o kadar basit değil demek ki.
Eğer çocuğunuza bir yere ait olduğunu hissettirmek ve onun
kimliğini en güzel şekilde oluşturmasını istiyorsanız, kendi
büyüdüğünüz ve bildiğiniz "ana dil“den mahrum etmeyin.
Çocuğunuzu iki dünya, iki kültür, iki kimlik arasında bırakmayın.
Ana dilin önemini birçok Avrupa ülkesi anlamıştır ve bunun için çok
projeler üretmiştir, örneğin Belçika. Elbette çocuğunuzu iki veya
daha fazla dille büyütmenizin faydası vardır. Ancak şahsen bunu
kendileri farklı ana dillerde yetişen anne ve babalara tavsiye
ediyorum. Bir aile dostumu örnek gösterebilirim: anne Türk, baba
Filistinli ve aile Almanya'da yaşıyor. Eşler karşılıklı ana
dillerini bilmedikleri için düzen şöyle: çocuklar babalarıyla
Arapça, anneleriyle Türkçe ve aile dili olarak Almanca
konuşuyorlar. Yalnız bu durumdaki prensip "bir dil bir insan"
olmalı. Bebekler ve küçük çocuklar dilin ne olduğunu bilmiyorlar.
Onlar ebeveynlerin hareketlerini taklit ediyorlar. Ebeveynler
birebir konuşmalarında dilleri karıştırırlarsa, bu çocuk için
şaşırtıcı bir durum olur, çünkü ne zaman hangi dilin konuşulduğunu
seçemez. Dil ayırımında kesin kurallar koyulmalı ki, çocuğun dil
öğrenmesi kolaylaşsın. Ayrıca sadece dil öğrenilmiyor, babanın ve
annenin kültürü ve kimliği de öğreniliyor. Böylece büyükler de
kendi uluslarının değerlerini verdiği için mutlu oluyorlar. Türkiye
ve Filistin'deki akraba ziyaretleri de çocuk için başarılı ve
tatmin olacak bir şekilde geçiyor ayrıca….
Çocuğunuz yaşadığınız ülkenin dilini öğrenemeyecek diye
endişelenmeyin, şimdiye kadar hangisi öğrenmedi? Hatta öyle güzel
öğreniyorlar ki, en geç ergenlik çağına geldiğinde güzel
Türkçemizin kelime hazinesini oldukça küçültmüş olacak ve genelde
çevre dilini tercih edeceklerdir, tabi ki iki dili karmaşık bir
şekilde katletmezse (canlı bir örnek: "Yavrum, arkadaşın
nerde?“- Cevap: “Sie ist gitmek.“) . İşte şimdi de Türkçe'
yi nasıl öğretebilirim diye düşünülür, tıpkı küçük bir çocukken
çevre dilini en iyi ve hızlı şekilde nasıl öğretebilirim diye
düşünüldüğü gibi….. Çocuğunuzla çevre diliyle konuşmayın
demiyorum, ancak bunun çocuk okul çağına geldiğinde uygulanmasında
fayda görüyorum. Ancak aile yaşantınızda ana dili kullanmayı ve
çevre dilini kullanmayı da o dili çok düzgün bilen ve konuşan
ebeveynlere tavsiye ediyorum. Hatta farklı dilleri iyi
biliyorsanız, bunları da kurallar içinde (mesela yemek
sofralarınızda) kullanmanızda fayda vardır. Çocuk kimliğini en
iyi şekilde oluşturmanın ve topluma hayırlı evlat vermenin yöntemi,
ana dilin ve çevre dilin birbirine rakip olmadığının, ancak
birbirini tamamladığının anlaşılmasıdır.
Dilbilimcilerin yaptığı onlarca araştırmalar gösteriyor ki,
bir dili öğrenmek için, öncelikle kendi ana dilini iyi bilmek
şart. "Evde ana dili konuşmak ve bu dili iyi bilmek,
dolaylı yollardan başka bir dili öğrenmeyi
kolaylaştırıyor. Yabancılara ´evlerinizde
sadece Almanca konuşun!´ gibi tavsiyelerden şiddetle kaçınmak
gerekiyor” (Baur, Meder: Zur
Relevanz von kulturspezifischen Elementen bei der Entwicklung und
Beurteilung von C-Tests für ausländische Schüler, 1989,
s.133). Yapılan araştırmalara göre, bulunduğu ülkenin
dilini iyi bilenlerin, ana dilini de iyi bildikleri ortaya
çıkıyor.
Özelikle sevgili annelere sesleniyorum: çocuğunuzla sevgi diliyle konuşun, güzel sözcükler, şarkılar, ninniler, tekerlemeler söyleyin. Çocuğunuzun en çok şefkatinize, ilginize ve sevginize ihtiyacı var, dil öğretilmeye değil. Unutmayın ki "ciğerim, hayatım, aşkım, şekerparem, güzelim…“ gibi sevgimizi ifade etmek için kullanılan bu kelimeler, çevre dilinizde yoktur!
Kültürümüzü, benliğimizi, özgürlüğümüzü ve sevgimizi, kısaca güzel Türkçemizi unutmamak ve unutturmamak dileğiyle……..
MENİM ANAM
Savadsızdır
Adını da yaza bilmir
Menim anam...
Ancak mene
Say öğredip
Ay öğredip
İl öğredip
En vacibi dil öğredip
Menim anam.
Bu dil ile tanımışam
Hem sevinci
Hem de gamı
Bu dil yaratmışam
Her şiirimi
Her nağmemi,
Yoh men heçem
Men yalanam
Kitap kitap sözlerimin
Müellifi: Menim anam
(Azerbaycan'ın büyük şairi Bahtiyar Vahapzade)